Malatya Eğitim Gücü Sen İl Başkanı Yusuf Yılmazoğlu, Milli Eğitim Bakanlığı’nın norm kadro fazlası öğretmenlere uyguladığı resen yer değiştirme politikasını eleştirdi. "Bu, öğretmenlerimizin ailelerinden koparılması, yuvalarının dağılması, güvenliklerinin riske atılması ve mesleklerine olan inançlarının sarsılması demek. Onlar, yıllarca öğrencilerinin hayallerine dokunmak için emek vermiş eğitim neferleri. Şimdi ise kendi iradeleri yok sayılarak, evlerinden yüzlerce kilometre uzağa, ulaşımı güç, yabancı bölgelere gönderiliyorlar. Her dönem bu resen atama tehdidiyle karşı karşıya kalan öğretmenlerimiz, belirsizliğin gölgesinde yaşıyor. Bu sürekli endişe, onların psikolojisini derinden etkiliyor, ruhsal sağlıklarını zedeliyor ve en önemlisi, sınıflarında verdikleri eğitimi gölgeliyor. Öğretmenlerimizin huzursuzluğu, öğrencilerimizin öğrenme sürecine yansıyor; çünkü bir öğretmenin içindeki fırtına, bir sınıfın umudunu da sarsar. Bu uygulama, öğretmenlerimizin hayatını karartıyor, eğitim sistemimizi yaralıyor ve toplumun geleceğini gölgeliyor."
Yılmazoğlu, Bakanlığın yıllardır süren yanlış personel politikalarının eğitimi çıkmaza sürüklediğini ifade etti. "Düzensiz müfredat değişiklikleri, hesapsız norm belirlemeleri ve adaletsiz atamalar, öğretmenlerimizin alın terini hiçe sayıyor. Onlar, her sabah sınıflarında bir çocuğun gözlerindeki umudu yeşertmek için çalışan kahramanlarken, şimdi kendi yaşamlarının kontrolünü ellerinden alan kararlarla mücadele ediyor. Bu kaos, sadece öğretmenlerimizi değil, öğrencilerimizi, ailelerimizi, hepimizi etkiliyor. Çünkü bir öğretmenin gözyaşı, bir milletin kaybıdır."
2025 yılının devletimiz tarafından “Aile Yılı” ilan edildiğine dikkat çeken Yılmazoğlu, resen atamaların aile birliğini parçaladığını vurguladı. "Aile, sevgiyle, güvenle, bir aradalıkla anlam bulur. Ama resen atamalar, bu bağı paramparça ediyor. Aynı ilde bile dağlarla, nehirlerle, kapanan yollarla ayrılan ilçelere gönderilen öğretmenlerimiz, çocuklarının kokusunu özleyerek, eşlerinin gözlerine bakamadan günler, haftalar geçiriyor. Evlerinden, mahallelerinden, anılarından koparılıp saatlerce yolculuk gerektiren yerlere atanıyorlar. Bir anne, çocuğunun ilk kelimesini duyamıyor; bir baba, evladının elinden tutup okula götüremiyor. Bu ayrılık, sadece öğretmenlerimizi değil, toplumun ruhunu yaralıyor. Aileler dağılırsa, bir toplum nasıl ayakta kalabilir?"
Malatya'daki deprem felaketinin yaralarının henüz taze olduğunu belirten Yılmazoğlu, resen atamaların bu yaraları daha da derinleştirdiğini söyledi. "6 Şubat 2023’te yaşanan deprem felaketi, okulları yıktı, evleri harabeye çevirdi, hayatları altüst etti. Yıkımın izleri hâlâ taze; öğrenci sayıları azaldı, okulların norm kadroları daraldı. Depremin acılarıyla baş etmeye çalışan Malatya’da, öğretmenlerimizin bir de resen atamalarla ailelerinden, öğrencilerinden koparılması vicdanları sızlatıyor. Bu nedenle, Malatya’da hayat normale dönene kadar norm fazlası resen atamaların tamamen durdurulmasını talep ediyoruz. Öğretmenlerimiz, bu yaralı şehre umut taşımalı, gözyaşı değil. Onların huzuru, Malatya’nın yeniden ayağa kalkmasının anahtarıdır."
Resen atamaların öğretmenlerin can güvenliğini de tehlikeye attığını belirten Yılmazoğlu, 2013 yılında Malatya Doğanşehir’de yaşanan kazayı hatırlattı. "2013 yılında Malatya Doğanşehir’de yaşanan o yürek yakan kaza, hepimize bir uyarıydı. Görev yerlerine ulaşmaya çalışan dört öğretmenimiz, zorlu yollar ve elverişsiz koşullar yüzünden aramızdan ayrıldı. Onlar, öğrencilerine bir harf öğretmek için yola çıkmışlardı, ama bir daha dönemedi. O gün, sadece dört can değil, bir milletin umudu da kayboldu. Peki, ne öğrendik? Yollar mı güvenli oldu, ulaşım mı düzeldi? Hayır. Bugün bile öğretmenlerimiz, her sabah evden çıkarken sevdiklerine veda eder gibi yola koyuluyor. Bu risk, bu korku, bir öğretmenin omuzlarına yüklenecek bir yük müdür?"
7528 sayılı Öğretmenlik Meslek Kanunu’nun ilgili maddesine dikkat çeken Yılmazoğlu, ilçe gruplarının coğrafi koşullar ve ulaşım imkanları dikkate alınarak düzenlenmesi gerektiğini vurguladı. "18 Ekim 2024 tarihli 7528 sayılı Öğretmenlik Meslek Kanunu’nun 3. maddesi (i) bendi, ilçe gruplarının coğrafi koşullar ve ulaşım imkanları dikkate alınarak düzenlenmesini açıkça emrediyor. Ama bu kural, bir kenara itilmiş durumda. Dağ yolları, uzun mesafeler, ulaşımın çilesi görmezden geliniyor. Bu atamalar, sadece yasalara değil, insanlığın vicdanına da aykırı. Öğretmenlerimiz, bir dosyadaki numaradan ibaret değil; her biri bir yuva, bir hikâye, bir gelecek demek."
Eğitim Gücü Sen olarak öğretmenlerin taleplerini dile getiren Yılmazoğlu, resen atamaların durdurulması gerektiğini ifade etti. "Taleplerimiz açık ve nettir: Resen atamalar tümüyle durdurulmalı, özellikle Malatya’da depremin yaraları sarılana kadar norm fazlası atamalara son verilmeli, ilçe grupları coğrafi gerçekler ve ulaşım imkanları gözetilerek yeniden düzenlenmeli, öğretmenlerimiz evlerine, ailelerine makul mesafelerde görev yapmalı, aile birliğini koruyacak düzenlemeler hayata geçirilmeli ve güvenli ulaşım için servis ile lojman desteği sağlanmalı. Bunlar, bir lütuf değil, öğretmenlerimizin hakkı, toplumumuzun gereğidir."
Eğitim Gücü Sen'in öğretmenlerin yanında olduğunu belirten Yılmazoğlu, sendika olarak her türlü yasal hakkı kullanacaklarını söyledi. "Eğitim Gücü Sen, öğretmenlerimizin ve eğitim çalışanlarının yanında bir kale gibi duracak. Sendika olarak, her türlü yasal hakkı sonuna kadar kullanarak üyelerimizin haklarını savunacağız. Bu haksızlıkları her platformda haykıracak, mağduriyetlerin giderilmesi için durmaksızın mücadele edeceğiz. Eğitim, bir milletin damarlarında akan kandır; öğretmenler ise bu kanı taşıyan kalptir. Onların huzurunu çalmak, bir milletin geleceğini çalmaktır. 2025 Aile Yılı’nda öğretmenlerimizi sevdiklerinden koparmak, sadece onları değil, hepimizi yaralar. Öğretmenlerimiz, yuvalarıyla, öğrencileriyle, umutlarıyla güçlüdür. Onları bu güçten yoksun bırakmak, bir toplumun ışığını karartmaktır."