Cehennem... Allah'ın "Saik", "Kahhar", "Cebbar", "Muntakim" isimlerinin sonsuza kadar tecelli edeceği mekân. İnkârcılara karşı öfke, nefret ve istekle dolu. Sabırsızlıkla intikam almayı bekleyen, delicesine insana susamış, öfkesinin şiddetinden adeta parçalanan, Allah'ın adaleti gereği var olan, Allah'ı ve ayetlerini yalanlayanları kahredecek olan özel yaratılmış sonsuz azap dolu mekân.  Azap var, çünkü “kemikleri çatırdatan inlemeler duyulacak” buyuruyor Allah. Kur’an’da yüreklere tırmanan bir ateşten ve acı azaptan bahsediliyor.

Allah'ın huzurunda sorgulandıktan sonra kitaplarını sol yanlarından alan inkârcıların ebedi yurdudur o. İnkârcı için o dehşet dolu ortamdan kaçış yoktur. O mahşer kalabalığının içinde gözden kaybolamaz, saklanamaz. 

O korkunç mekâna doğru yüzüstü sürüklenerek götürülür,  "bölük bölük" sevk edilir küfür. Korku yüreklerini sarar. Çünkü, "... kaynayıp-feveran ederken onun korkunç homurtusunu işitirler. Öfkesinin şiddetinden neredeyse patlayıp parçalanacak... (Mülk Suresi, 7-8)

Aşağılanma ve utanç yüzünden boyunları bükülmüş, dostsuz, yardımcısız, yapayalnız kalmışlardır: 

Onları görürsün; zilletten başları önlerine düşmüş bir halde, ona (ateşe) sunulurlarken göz ucuyla sezdirmeden bakarlar. İman edenler de: "Gerçekten hüsrana uğrayanlar, kıyamet günü hem kendi nefislerini, hem yakın akraba (veya yandaş)larını da hüsrana uğratmışlardır" dediler. Haberiniz olsun; gerçekten zalimler, kalıcı bir azap içindedirler. (Şura Suresi, 45)

Cehennemin her bir kapısı farklı kâfir grubu için özel olarak yaratılmıştır. İnkârcılar, isyanlarının derecesine, konumlarına ve kazandıkları günahlara göre farklı azap tabakalarına yerleştirilirler. 

(Allah) diyecek: "Cinlerden ve insanlardan sizden önce geçmiş ümmetlerle birlikte ateşe girin." Her bir ümmet girişinde kardeşini (kendi benzerini) lanetler. Nitekim hepsi birbiri ardınca orada toplanınca, en sonra yer alanlar, en önde gelenler için: "Rabbimiz, işte bunlar bizi saptırdı; öyleyse ateşten kat kat arttırılmış bir azap ver diyecekler. (Allah da:) "Hepsi için kat kattır. Ancak siz bilmezsiniz" diyecek. (Araf Suresi, 38)

Katların en altı ve azabın en şiddetlisi ikiyüzlü münafıklaradır. "Münafıklar ateşin en alçak tabakasındadırlar." (Nisa Suresi, 145) Onlara bir yardımcı yoktur.

Cehennem kâfirlere doymaz, hep daha fazlasını ister. Bir kez yakaladığını sonsuza kadar alıkoyar. Sonunda cehennemin kapıları inkârcıların üzerlerine kapatılır. Bu, artık bir çıkış ya da kaçış olmadığını gösterir. 

Şimdi, Allah'a, "bir ucundan" ibadet edenler (Hac Suresi, 11); "Allah nasıl olsa affeder" diyerek günah işleyen ve azapta belirli bir süre kalacaklarını zannedenler (Al-i İmran Suresi, 24), Allah'tan başka para, mal, mülk, makam gibi ilahlar edinerek, bu kavramları hayatlarının amacı edinenler, dini kendi isteklerine uydurmaya çalışanlar, kişisel çıkarlarına göre Kur'an'ı yorumlayanlar ve onu çarpıtanlar, imandan sonra inkâr edenler, tüm münafık, müşrik ve kâfirler azap mekanındadırlar.  

Geri dönmek için yalvarır, bir fırsat daha isterler; ama kabul edilmez.  Dünyada gaflet dolu bir hayatı birlikte sürdürdükleri dostları, arkadaşları, sevgilileri, eşleri, çocukları ve aralarındaki tüm bağlar yok olmuştur. Her şey yok olmuştur. Orada yalnızca tek bir şey vardır; azap...

Allah'ın cehennem ehline acı yaşattığını biliyoruz ama nasıl bir ruhla acı çektiklerini, azabı algılama şekillerini bilmiyoruz. Ve biz Cennete mi Cehenneme mi gideceğiz, onu da bilmiyoruz. Ümit ve korku arasında yaşıyoruz. Biz böyle iman etmekle mükellefiz.

Cehennem tamamen kapalıdır; kapıları kilitlenmiştir. İnkârcılar için yalnızca bir kez giriş vardır, çıkış imkânsızdır. Etraf aşılamaz duvarlarla çevrilidir; hiçbir çıkış yolu yoktur. Orada ne çekilecek azabın bitme zamanı, ne bir son vardır, ne de çıkış için bir umut...

... Şimdi çıkış için bir yol var mı?" (Mü'min Suresi, 11)

Elif E. Bayraktar